Örümcek Adam, filmleriyle, çizgi filmleriyle, çizgi romanlarıyla, oyunlarıyla sadece bir neslin değil, farklı nesillerin çocukluğuna, ergenliğine, hatta yetişkinliğine dahi damgasını vurmayı başarmış bir karakter.
Mahallemizin çocuğu Peter’ın, uzun zamandır beklenen, sızdığı iddia edilen görselleri üzerine aylardır kafa patlattığımız filmi nihayet vizyonda. Peki beklediğimize değdi mi?
FİLMİ HENÜZ İZLEMEDİYSENİZ "SPOILER UYARISI" GÖRSELİNİN OLDUĞU KISMA KADAR İÇERİĞİ OKUYABİLİRSİNİZ.
Zaten sinemaya gittiğinizde göreceğiniz mahşer kalabalığı, filmin rekor kıracağını kanıtlar nitelikte.
Biliyoruz, 3D bilet bulmak bile zorken 2D olanını bulmak çok daha zor fakat Türkiye’deki sinemaların tasarruf amacıyla ışığı kısmaları yüzünden ekran kalitesi maalesef çok iyi değil.
Karanlık sahnelerde netlik azalınca gözlüğü çıkarıp bakmak istiyorsunuz. Üstelik sadece görüntü konusunda değil ses konusunda da sinemalarda sorunlar bulunuyor.
Film daha açılır açılmaz hızlı başlıyor, ki ilk 1 dakikası daha önce yayınlanmıştı. Çok geçmeden hikâye "bir kelebeğin kanat çırpışı başka bir yerde fırtınaya neden olur" olayına bağlanıyor ve fragmandan da bildiğiniz üzere diğer evrenlerden gelen kötü karakterler ortaya çıkıyor.
Burada şöyle bir hayal kırıklığı var; kendi evrenlerinde bir ağırlığı olan bu karakterler ne yazık ki filmde konu mankeni olmaktan öteye gidememişler (Green Goblin hariç, belki biraz da Octopus).
Filmdeki esprilerin çoğu gerçekten komik fakat yer yer sit-com izliyormuşsunuz hissi veriyor, komedinin dozu fazla kaçmış. Üstelik dram unsuru da ağır bastığı için birbirini dengeleme konusunda başarısız olduğu söylenebilir.
Salondaki alkışlanma, çığlık atma oranını dikkate alırsak evet, Infinity War ve Endgame’i bile geride bırakıyor. Bunun yerine "Tom Holland’lı en iyi Örümcek Adam filmi" demek daha doğru olacaktır.
Serinin ilk filmi net bir şekilde vasattı, ikinci film Mysterio sayesinde daha derli topluydu, üçüncü film ise üstüne epey koyarak devam etti. (Tom Holland’lı yeni bir üçlemenin geleceğini de not düşelim.)
Yeni izlemiş olmamızın heyecanını bir kenara bırakıp daha olgun bir yorumda bulunmak gerekirse "en iyi iki Örümcek Adam filminden biri" diyebiliriz.
Ama bu filmde artık özlediğiniz o olgun Peter Parker’ı görüyoruz. Oyunculuğunu bir hayli geliştirmiş, her bir sahnenin üzerine ne kadar çok çalıştığını hissedebiliyorsunuz. Seri boyunca vasat olan filmin yönetmeni Jon Watts’a rağmen Tom bireysel yeteneğini yansıtma konusunda oldukça iyiydi.
Oysa daha iyi bir yönetmenle bir başyapıt izleyebilirdik. Nasıl ki Taika Waititi, tarzını yansıtıp Thor: Ragnarok’ta harikalar yarattıysa; James Gunn’ın yeteneği sayesinde Galaksinin Koruyucuları bu kadar şahane olabildiyse Örümcek Adam filmlerinin koltuğunda da yetenekli bir isim olmalıydı.
Evet, ekip işiyle ortaya iyi bir film çıkmış fakat sanatsal anlamda sallantıda bir yapım olmuş ne yazık ki. İşte burada iyi bir yönetmen eksikliği net bir şekilde hissediliyor. Oysa Tobey’li seride Sam Raimi gibi bir usta yer alıyordu.
Jon Watts’ın, yeni Fantastic Four filmlerini de yöneteceği söyleniyor. Bu ekibin kaderi umarız ki bir kez daha kötü olmaz. İyi tarafından bakarsak, muhtemelen yeni Spider-Man üçlemesi başka bir yönetmene emanet edilecek.
Bilet bulmak epey zor fakat böyle güzel anları hayatınızda bir kez yaşayabiliyorsunuz, beğenirsiniz beğenmezsiniz bilemeyiz fakat mutlaka deneyimlemelisiniz. Zaten sosyal medyada spoiler yememe ihtimaliniz imkansıza yakın. Salondaki alkış, çığlık tufanı bile izlemek için yeterli bir sebep.
Önemli not: 3. dozunuzu yaptırıp gitmenizi tavsiye ediyoruz. Salon hıncahınç dolu olacak ve kimse maske takmıyor. Taksanız bile, gözlük buğulandığı için maskeyi mecburen çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. Sorumluluğunuzu alın, ne de olsa "Büyük güç büyük sorumluluk gerektirir."
Sızıntılar, Tobey ve Andrew dedikoduları derken aylardır zaman geçmek bilmemişti fakat artık neyse ki hasretimiz sona erdi. Devrim gibi bir olayla birlikte 3 Spider-Man’i bir arada gördük! Filmin iyi ya da kötü olmasından ziyade sadece bu olay bile sinemada çığlık atmak için yeterli.
Andrew, filmde oynayıp oynamadığı sorulduğunda politik cevaplar vermişti; hatta oynamadığını iddialı bir şekilde direkt söylemişti. Meğer yalancı çobanın önde gideniymiş, ki zaten yememiştik bu yalanını.
Yaşlanmıştı, belinin kütletilmesine ihtiyacı vardı ama hâlâ o bizim "1 numaralı Peter Parker’ımız". Filmde "Peter Parker 1’i dinleyin şimdi" repliğini söyleyen Tom olsa da.
May’i kaybedince artık o çocuksu halinden çıktı. Tobey’nin, Ben Amca’sını kaybetmesi; Andrew’ın, Gwen’i kaybetmesi gibi bir dönüm noktası yaşamış oldu Tom da. Herkesin özlediği gerçek Peter Parker doğuyordu...
Andrew’ın, MJ’yi kurtarması (fragmandan tahmin ediliyordu) ve Tobey’nin, Green Goblin’i öldürmeye çalışan Tom’a engel olması dışında yeterince ön planda olamadılar.
Tobey’nin, o sahnede Tom’a engel olup ona adeta abilik yapması ve Tom’un içindeki gerçek Spider-Man’in çıkmasında büyük etkisinin olması şahaneydi.
Karakter değişimleri, o mimikleri derken yine oyunculuk resitali sergilemiş. Fragmanda Octopus ön plandayken filmde temeller Green Goblin üzerine kurulmuş.
Tobey’nin ise MJ ile hâlâ devam ettiklerini duymak güzeldi. Andrew’in ise yalnız olduğunu bilmek yine, yeniden üzdü.
Her an biri kenardan çıkıp "O biiiir Peter Parkeeeer!" diyecek gibiydi.
Kötü karakterleri çok daha kolay yenebilirlerdi, işi şansa bırakmamak lazım.
Ayna boyutta Peter’ın, matematik ve geometri bilgisini kulllanarak Strange’i etkisiz hale getirmesi yine de zekiceydi. Ondan önce de Peter’ın, ruh ve bedeninin ayrıldığı sahnede vücudunu kontrol edebilmesi "yoksa biz Spidey’i fazla mı küçümsüyoruz" dedirtti.
Göze batan bir diğer unsursa kötü karakterlerin tedaviyle iyi birine dönüştürülmelerinin ilginç bir tercih olması. Bazılarında gerçekten hastalık vardı fakat Electro hasta değildi, kişiliği böyleydi; aşılık bir durumu yoktu. "Spidey kimseyi öldürmez" yasası nedeniyle senaristlerin kolaya kaçtıkları söylenebilir.
Andrew’ın MJ’i kurtardıktan sonra duygusallaşması, Tobey’nin Andrew’a "amazing" içeriklli cümlesi, Norman’ın bilim adamı repliği, tedirgin bir şekilde eve giren Tom’un Norman ve May’i masada görmesi(Tobey’li ilk filmde de vardı bu sahne), Tobey-Otto ve Andrew-Electro arasındaki diyaloglar eski günleri hatırlattı.
Tobey’nin Venom’u kast ederek "uzaylıya karşı savaştım" dediğinde Tom’un "uzaylıya karşı uzayda savaştım" demesi ve Tobey’nin tepkisi... Electro’nun Andrew’e söylediği "Bir yerlerde siyahi bir Spider-Man vardır." repliği... Tobey’nin biyolojik ağını tartışmaları, Tom’un "sadece bileklerinden mi, yoksa başka yerinden de çıkıyor mu?" demesi... Aralarındaki her bir detay şahaneydi.
Birlikte koşup atladıkları an sizin de koltuklardan atlayasınız geldi, itiraf edin.
Stark ekipmanları olmayan, kötü dairesinde polis telsizi dinleyip insanlara yardım edecek gerçek Örümcek Adam’ın doğuşunu izlemiş olduk. Yeni üçlemede daha olgun olan üniversiteli halini izleyeceğiz. Özlediğimiz Peter Parker...
Zendaya’nın paylaştığı fotoğraf önemli bir ipucu içeriyor. Çizgi romanlardaki kızıl saçlı MJ yeniden doğuyor! Gerçek Peter Parker’ımız gibi artık gerçek bir MJ’imiz de var, diyebiliriz.
Zaten dedikodular vardı, neyse ki ayyuka çıkmadı. Sahnesi çok kısa olsa da cool bir girişle izledik kendisini. Hawkeye’ın 5. bölümünde de Kingpin görünmüştü, ortalık karışacak belli ki.
Sırf bu yüzden bile defalarca izlenmeyi hak ediyor. 3 Örümcek Adam’ın birbirine sarıldığı anda sinemanın ne kadar güzel bir şey olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Bir zamanlar böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmezdik fakat kim akıl edip hayata geçirdiyse binlerce kez teşekkür etmek gerekiyor. Ayrıca tüm oyuncuların teklifleri kabul etmesi de şahane bir davranış.
"Venom: Let There Be Carnage" adlı berbat ötesi filmin after credits sahnesinde Venom’un boyut değiştirdiğini ve televizyonda Tom’un Peter’ını gördüğüne tanıklık ettik.
No Way Home’da da after credits sahnesindeydi, "acaba bir sonraki filmde Tom Hardy mi olacak" derken simbiyoz parçası bırakıp kendi evrenine döndü neyse ki. "Neyse ki" diyoruz çünkü MCU’daki Venom’un daha güzel işlenmesi gerekiyor. Peter’a yapışma ihtimali de bulunuyor.
WandaVision’ı tamamladıysanız fragman daha anlamlı gelecektir. What If’i izlediyseniz Evil Dr. Strange vurgusu sizi daha da heyecanlandıracaktır. Loki’nin finalindeki multiverse olayıyla da bağlantılı olması muhtemel.
Endgame’deki "Avengers assemble!" ve Kaptan Amerika’nın Mjölnir’ı kaldırma anlarındaki tepkilerle aynıydı, hatta daha fazlaydı. Bundan yıllar sonra "bu filmi sinemada izlemiştim" diye hava atacağınızdan hiç şüpheniz olmasın.
Nasıl ki şu an Geleceğe Dönüş, Star Wars, Matrix gibi filmleri sinemada izleyenlerin şanslı olduğunu düşünüyorsanız bir gün başkaları da No Way Home’u sinemada izlemiş olmanıza gıptayla bakacaklar.
"Yok daha neler" demeyin, böyle bir ihtimal bulunuyor. Söylentiye göre Marvel, Andrew Garfield ve Tobey Maguire’ın Spider-Man’lerinin de yer aldığı bir "Secret Wars" filmi çekmek istiyor. "Secret Wars" event’ine kadar gidebilir bu süreç. Buralara girersek çıkamayız, araştırmasını size bırakalım.
Yorumlar (0)